17. Yüzyılda Osmanlı İran İlişkileri

Osmanlı Devleti ve İran iki Müslüman komşu devlet olmuşlardır. Ancak siyasi rekabet ve mezhep farklılığı bu iki devletin çok uzun yıllar mücadele etmesine neden olmuştur. Osmanlı Devletinin en güçlü olduğu dönemlerde dahi İran sorunu doğudaki önemli bir sorun olarak yerini korumuştur.

Bu yazıda 17. yüzyılda Osmanlı İran ilişkileri üzerinde duracağız. Uzun süren ilişkilerden bir kesit alıp değerlendirmeye çalışacağız.

17. yüzyılda osmanlı iran ilişkileri

İran’ın güçlü bir tehdit olması ve Osmanlının doğusunda yer alması, tarih boyunca Osmanlının batı yönünde ilerlemesini zorlaştıran bir faktör olmuştur.

Osmanlı Devletinin Doğu Politikası

Osman Devletinin doğu politikası büyük oranda İran ve Şii sorunuyla alakalı olmuştur. İki devlet arasındaki ilişkiler 16. yüzyılda başlamıştır. İran’da hüküm süren Safevi Devleti ile Osmanlı arasındaki en büyük sorun sınır sorunu olmuştur.

temelini İran ile olan ilişkiler oluşturur. XVI. yüzyılda başlayan Osmanlı – İran ilişkileri XVII. yüzyılda da devam etti. Bu iki devletin arasındaki savaşların en önemli nedeni sınır sorunu olmuştur.

İranla İlk İlişkiler

Fatih Sultan Mehmet’in Otlukbeli Savaşı ile yıprattığı Akkoyunlu Devleti zamanla yıkılmış ve Safevi Devleti kurulmuştur. Sultan Selim Çaldıran Savaşı ile Safevileri yenmiştir.

Yine oğlu Kanuni Sultan Süleyman İran’a karşı üç sefer düzenlemiş ve başarılı olmuştur.  Bu başarılar sonucunda 29 Mayıs 1555 tarihinde Amasya Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile kalıcı barışın sağlanması hedeflenmiştir.

Ancak İran ile ilişkiler çeşitli sınır ihlallerinden dolayı tekrar bozulmaya başlamıştır. İran’ın içinde bulunduğu karışıklıklardan yararlanmak isteyen Osmanlı Devleti İran’a yeniden sefer düzenlemiştir. 1577 yılında başlayan bu sefer senelerce çeşitli savaşlar şeklinde devam etmiştir.

Sonunda 1590 tarihinde Ferhat Paşa Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile İranda’dan Tebriz, Kars, Tiflis, Gence ve Şehrizur Osmanlı Devletine geçmiştir.

Ferhatpaşa Antlaşması ile İran’dan birçok toprak alınmış ve Osmanlı Devleti doğudaki en geniş sınırlarına bu antlaşma sonucu ulaşmıştır.

1603 – 1612 Dönemi Savaşları

Ferhatpaşa Antlaşması ile yaşanan barış ortamı bozuldu. Çünküm Osmanlı Devletinde Celali İsyanları baş göstermekteydi. Safevi Devletinde hüküm süren Şah Abbas bir önceki antlaşma ile kaybedilen büyük toprakları geri almak için Osmanlı Devletine 1603 yılında savaş açtı.

İsyanlarla uğraşan Osmanlı Devleti savaşlarda başarı gösteremedi. Bunun üzerine Şah Abbas Ferhatpaşa Antlaşması ile kaybedilen yerler Osmanlıdan geri aldı.

20 Kasım 1612 tarihinde iki devlet arasında Nasuh Paşa Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre sınırlar 1555 Amasya Antlaşmasına geri dönecek ve Osmanlı aldığı yerleri tekrar İran’a bırakacaktı. İran Osmanlı Devletine her yıl 200 deve yükü ipek verecekti.

1615 – 1618 Dönemi Savaşları

Nasuh Paşa Antlaşması imzalandı ancak antlaşma gereği verilmesi gereken 200 deve yükü ipek düzgün ödenmedi. Bunun üzerine 1612 – 1618 yılları arasında da çeşitli savaşlar gerçekleşti.

16 Eylül 1918 tarihinde iki taraf arasında Serav Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre bir önceki antlaşmanın maddeleri yine geçerli olacaktır. Kars ve Ahıska kaleleri Osmanlı devletine bırakılacaktır. İran’ın ödeyeceği ipek miktarı da 100 deve yüküne düşürülmüştür.

Bu antlaşmayla birlikte iki devlet arasında sağlanan barış 5 yıl sürmüştür.

1623 – 1639 Dönemi Savaşları

Osmanlı İran ilişkilerinde barış yeniden bozulmuştur. İran Osmanlının olan Irak’a saldırmış ve bölgeyi ele geçirmiştir. Aynı dönemde batıda Lehistan sorunuyla uğraşan İran sorununa ağırlık verememiştir.

Genç bir padişah ve asker olan Sultan IV. Murat doğuya iki sefer düzenlemiştir. Revan’a ve Bağdata düzenlenen seferlerle İran’a karşı zafer kazanılmış ve İran mağlup edilmiştir. Böylece Irak geri alınmıştır. İran’ın barış istemesi üzerine iki devlet uzlaşmıştır.

Osmanlı ve İran arasında 17 Mayıs 1639 tarihinde imzalanan Kasr-ı Şirin antlaşması ile Azerbaycan ve Revan İran’a bırakılmış, Bağdat’ı ise Osmanlı Devleti almıştır. Zağros dağları iki ülke arasında sınır kabul edilmiştir.

Kasr-ı Şirin Antlaşmasından sonra iki devlet arasında sınır meselesi uzunca bir süre çözülmüştür. Bu antlaşma ile varılan sınırlar bugünkü Türkiye – İran sınırlarına oldukça benzemektedir.

17. Yüzyıldaki Osmanlı İran ilişkileri 1639 yılından itibaren barış içerisinde devam etmiştir. Ancak daha sonra 18. yüzyılda iki devlet tekrar çeşitli savaşlar yapmıştır.

Yorum YAZIN

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

seventeen + ten =