Külliye Nedir?
|Bugünkü yazımızda siz değerli okuyucularımıza, çok merak edilen, son günlerde sıklıkla ismini duyduğumuz külliyenin anlamından, özelliklerinden ve Türk medeniyet alemindeki öneminden bahsedeceğiz.
Külliyenin Tanımı
Külliye sözcüğü Arapça külli sözcüğünden türemiş olup, kelime anlamı olarak bir arada, bütün, tamamı, hepsi gibi manalara gelmektedir. Külliye ise kelime anlamı olarak birden fazla yapının bir arada bulunduğu, aralarında işlev bütünlüğü olan eserler denmektedir.
Külliye’nin özellikle Osmanlı toplumunda ve mimarisinde kullanılan anlamı ise cami yanında, şifahane, medrese, çarşı, kütüphane gibi toplumun tamamının kullanabileceği, faydalı, sosyal kuruluşların bütünü olarak adlandırılırdı. Tabi bu sosyal kurumların her biri bulunmaz, genellikle camii yanında diğer sosyal eklentiler bulunurdu.
Osmanlı’nın yükseliş devrinde külliye terimi yerine kaynaklarda genellikle imaret teriminin kullanıldığına şahit olmaktayız. Selçuklular ve diğer Türk toplumlarında da uzun süre imaret ismi bu yapılar için kullanılagelmiştir.
Osmanlı mimarisinin en güzel külliye örnekleri olarak şu yapıları sıralayabiliriz;
- Süleymaniye Külliyesi
- Haseki Külliyesi
- Eyüp Sultan Külliyesi
- Fatih Sultan Mehmet Külliyesi
Külliyenin Amaçları
Külliyeler yukarıda da bahsettiğimiz üzere sosyal nitelik arz eden kuruluşlardır. Bu yapıların içinde eğitim, sağlık, beslenme, barınma gibi alanlarda onlarca yapı barınmaktadır. İşte bu sosyal niteliğinden de anlaşılabileceği üzere külliyelerin yapılış amacı temel olarak halka hizmettir. Bu külliyelerde fakir insanlar aşevlerinde karınlarını doyururlar, kalacak yeri olmayanlar konaklardı. Eğitim, sağlık gibi diğer bir çok hizmet de halka alım gücüne ve gelirlerine bakılmaksızın ücretsiz olarak sağlanırdı.
Külliyelerin aynı zamanda düzenli şehirlerin bir göstergesidir ve aynı zamanda büyük devlet oluşun sembollerindendir. Buna bakılarak denilebilir ki külliyeler, kentlerin güzel bir şekilde şehirleşmesine katkıda bulunmuşlardır. Ve aynı şekilde yıllarca Türk devletlerinin, özellikle de Osmanlıların, büyüklüğünün bir simgesi olmuşlardır.
Külliyelerin Özellikleri
Külliyeler, birden fazla mimari yapıyı, belli bir işlev ve görev doğrultusunda bir araya getiren mimari eserlerdir. İçlerinde cami, medrese, şifahane gibi birden fazla bina bulunurdu. Bu binalar daha yapılmadan evvel içindeki her bina planlanmıştır yani hiçbiri bir diğerine sonradan, öylesine eklenmemiştir.
Genellikle külliyelerdeki yapılarda ilk dönem Osmanlı mimarisinin izlerini görmek mümkündür. Bu külliye denen yapılar her zaman şehirlere yapılmaz, bazen fetih yolu üzerindeki yerlerde de külliyeler inşa edilirdi. Nereye yapılmış olursa olsun, külliyeler o yerdeki en güzel, ulaşımı en kolay olan, toprak yapısı en uygun olan arazi üzerine yapılırdı.
Osmanlı-Türk toplumundaki vakıf ve sosyal devlet anlayışının bir uzantısı olarak görülmüşlerdir. Sadece sultanlar değil zengin, varlıklı ve hayırsever müslümanlar da külliyeler inşa ettirmişlerdir ve halka ücretsiz faydalandırmışlardır.
En Bilinen Külliyeler
Eyüp Sultan Camii ve Külliyesi, içerisinde hamam, türbe ve cami bulunduran, Ebu Eyüb el-Ensari hazretleri adına ve onun mezarı çevresinde inşa edilen külliyedir. Fetihten sonra, 1459 yılında yapılmıştır. Osmanlı mimarisinin İstanbul’daki temel örneklerinden biridir.
Süleymaniye Külliyesi, İstanbul’un Süleymaniye semtinde bulunur. İçinde cami, onlarca medrese, şifahane, kütüphane bulunudurur. Yapımına 1550 yılında başlanmış ve yapımı tam yedi yıl sürmüştür. Caminin kubbesi 53 metre yüksekliğindedir.
Haseki Külliyesi ya da diğer adıyla Haseki Hürrem Külliyesi, içinde cami, darüşşifa, kütüphane bulunduran, eski İstanbul’un en bilindik külliyelerindendir. Darüşşifa 1550 yılında bu yapıya eklenmiştir. Camii’ye I. Ahmet tarafından eklemeler yapılmıştır.